Saray Günlüğü- Farzettin'i tanıyın!
- aremfan77
- 11 May 2023
- 2 dakikada okunur
Bölüm 1
Kanlı Ay
Uzun boylu adam, elindeki sopayı sallayarak seslendi:
- Farzettin, benim uğurlu ceketimi getir, televizyona çıkacam!
- Efendim, televizyona değil internete çıkacaksınız, onlayn yani
- Onlayn bunlayn diye espri yapsam cahil derler şimdi he he ama bence komik
- Komik efendim.
- Zuhur etti mi?
- Ne efendim
- Zuhur etti mi diyorum.
Farzettin leb demeden leblebiyi anlamaktan sorumlu anten ağası olduğunun bilinciyle ne dendiğini anlamamış olmanın kellesini götürebileceğini seziyordu, ‘ne zuhur etti mi efendim’ diye soramadı.
- “Etti efendim.”
dedi ama içinden, ‘inşallah -getir hadi- diyeceği bir şey değildir’ diye mırıldandı.
Uzun boylu adam, burnunu çekti ve boğazını temizledi, içinden gülüyordu, sesini ayarlayarak;
- ‘Getir hadi’ dedi.
Farzettin, ‘aha sıçtık’ dedi ama duyulmadı, kısa bir süre sessiz kalabildi ama uzun adam fazla sabretmedi.
- Hadi!
- Tamam efendim dedi ama kapıdan çıkarken boynunu tutuyordu, sanki kendi kendine ‘ başım beni bırakma, yerinde kal!’ der gibiydi. Geri dönüp ‘ben yanlış anlamışım, henüz zuhur etmemiş’ demeye karar vermişti ki bir mucize gerçekleşti. İçeriye daha kıdemli ağalardan biri girdi ve girerken Farzettin’i kendi ekseni etrafında bir tur döndürdü. Karabıyık Ağa, telaş içinde,
- Efendim zuhur etti!
Uzun Kral, rahatlamıştı.
- hele şükür ya
- Farzettin kurdeşen döküyordu. !Ulan neydi bu zuhur eden, biri mi gelecekti, bir gösterge mi takip ediliyordu, programda zuhur edecek bir şey görünmüyordu. Hem onun haberi olmadan zuhur edilir miydi?
Karabıyık Ağa, eğilmiş efendisini bekliyordu, Uzun Kral, ayağa kalktı.
- Hadi balkona çıkalım.
Farzettin elini boynundan indirmiş, sakalına götürmüştü. İçinden;
‘balkon mu, ne yapıyor lan bunlar, balkondan neyi görecekler,’ diye geçirdi. Farzettin çevik bir hareketle önlerine geçti ve balkon kapısını açtı. Uzun Kral, hayranlıkla;
“Oooooo muazzam!”
Karabıyık Ağa,
- aynen efendim, muhteşem, sizin ve devletimizin ihtişamıyla mütenasip bir gece, gök kubbe…
Farzettin iki velinimetinden de kısa boylu biriydi, onlar manzarayı yiyip bitirdikleri halde o hala görememişti. Bunu farkeden Karabıyık Ağa, Farzettin’i kolundan tutup yanına getirdi ve ona Kanlı Ay’ı gösterdi.
Farzettin’in ağzı açık kalmıştı, Kanlı Ay’ı ilk defa görüyordu, Karabıyık Ağa’ya döndü:
- Abi niye kıpkırmızı’ diye sordu, Karabıyık Ağa,
- Ee kanlı ay’ işte dedi.
Uzun Kral, söze girdi:
- Karabıyık, bu hilal-i ahmer bana ilham veriyor
- Nasıl efendim
Şimdi bu hilal geceyi aydınlatmıyor mu?
- Evet efendim
- Kanlı bir şeyin insanları aydınlatması mümkün oluyorsa bu ilham verici değil midir?
- ……………………………..
Farzettin, bu defa görevinin hakkını vermek istedi, leb demeden leblebiyi bilemedim ama nohut tarlasını göreceğim’ diye mırıldandı, kendi esprisi hoşuna gitti ve bıyık altından gülerek;
- Çok haklısınız efendim, kesinlikle ilham verici, sizin içinizden nasıl geliyorsa o güzeldir zaten.
Karabıyık Ağa, telaşlandı, cesaretini topladı ve
- Efendim, yanlış anlamadım değil mi? İlham verici buluyorsunuz. Farzettin araya girdi.
- - Evet abi sence de öyle değil mi?
- Karabıyık Ağa zor durumda kalmıştı, kem küm etti, Uzun Kral sordu:
- - Farzettin! Zuhur etti mi?
- - Etti efendim.
- İyi, buyur ettin mi?
- Hı
- Şaka lan şaka ha ha ha, hadi girin içeri, bana ballı sütümü getirsinler, hadi! Heh heh Farzettin, Hay Allah senin iyiliğini versin.
Yorumlar